Yoksa Siz Hala Çardak'ı Görmediniz Mi?
Motosiklet Dünyası Dergisi 61. sayı
Sayfa 34,35,36
Tarih: 01/07/2001
Metin: Elvin Azar
Fotoğraf: Faramarz Azar
Sponsor:
Web Strateji
Çardak Merhaba motor sporları aleminin asi çocukları iki tekerlekçiler. Merhaba keyif ve neşeyi xhayata hafiften meydan okumalarda bulanlar; yani adrenalinsiz duramayanlar. Otoyollarda yanımızdan geçerken kısa “bip bip”ler yada selektörlerle selamlarını yollayanlardan; bizi -basbayağı- çevirenlere dek hepinize ben ve Faramarz’dan kucak dolusu merhabalar. Gezginler'e ve yaşam tarzına verdiğiniz destek için yürekten teşekkürler dostlar.

Söyleyin bize; siz… motoru ile ayda bir kez kucaklaşabileninizden; sakallarını aklar, çılgınlığını kurallar, boynunu kravatlarla paylaşmak zorunda kalanlara dek tümünüz… Söyleyin; -boyun eğmek zorunda kaldığınız düşmanlara rağmen- hanginiz “biz diğer vatandaşların tıpkısı ademleriz” diyebilirsiniz? Bizce çok azınız… Peki o zaman neden çoğumuzun eceli/acısı/hasarı hep o “diğer vatandaşlar”; yani adrenalinden hoşlanmayanlar tarafından oluyor? Bıktık yollarda -bizler gibi çizgidışını tanımayan- çatlaklar tarafından saldırıya uğramaktan. Bıktık basın organlarının motor kazalarını -motosiklet tehlikleli araçtır- şablonuna tıkıştırıp vermelerinden. Neden kimse motorcuların yollarda yüzleştiği haksızlıkları, düşürüldükleri tehlikeleri göremiyor? Sonra gel de motosikletin aklı başında koşullarda iyi huylu bir araç; motorcuların da -rutinle ufaktan serserice dalga geçseler de- gerçekte “iyi aile çocukları” olduğunu anlat millete. Bu arada yine… yine… yine… kırmızı ışıkta geçen bir trafik kasabı ile karşılaşan Alp Akgün ve sevgili dostu makinesine acil şifalar diliyoruz.

Çardak Sahil Yazın gelmiş olduğu ve hepimizin gezginlik kanının kaynadığı bu günlerde diğer gezgin arkadaşlarınıza “Yoksa siz hala Çardak’ı görmediniz mi?” diye hava atmanıza olanak sağlayacak bir beldeye gideceğiz sizlere. İstanbul'lu ve Ege'li okurlar için yakın… üstelik bakir.

Çardak Çanakkale’nin denize nazır ilçelerinden. Önüne konan ile yetinenlerin gözdesi Güzelyalı yanında gölgede kalmış olsa da, gezginlik ve yenilik düşkünleri için kaçırılmaz fırsat. Denizi billur gibi, tenha; yolu enfes ve yakın… başka ne ister insan? İstanbul ve çevresinden yola çıktığınızda Tekirdağ üzerinden Gelibolu’ya varıyorsunuz. Boğaz köprüsünden 280 km. Tem’den gazlayınca zaten “şıp” diye Tekirdağ’dasınız. Sonra Keşan ve Gelibolu. Aslında Gelibolu’ya varışın bir büyülü yolu daha var: Bizim taktığımız ada göre “Route 60-Şarköy Hattı” bu yolu size Eylül sayısında tanıtacağız, şimdi susalım.

Kamping Gelibolu’dan ferry ile Lapseki’ye varınca, vapurdan iner inmez Bursa yönününü gösteren yola kıvrılın. 700m. sonra sağda ve 1km. sonra solda (deniz kıyısında, belediye kampı) iki güzel kamping bulacaksınız. Ola ki pansiyonda kalmak istediniz; size Lapseki Pansiyon’u öneriyoruz (0286 512 20 74). Bu pansiyon, Lapseki (Lapseki: ferry’den inip Çanakkale yönüne doğru 1km. ilerleyince) çıkışında, BP’ye 400 m. kala anayol üzerinde, solda. Odalar güzel bir planlama ile meyva bahçeleri arasına “düzayak” inşa edilmiş. Pansiyon çok temiz (daima ütülü çarşaflar rutin olarak üç günde bir değişiyor) ve sahipleri İstanbul keşmekeşinden gelenleri yadırgatacak ölçüde misafirperver. Bihter hanım (izni olursa Bihter teyze) ve inşaat mühendisi eşi, yılların üzerlerine yüklediği rollere gülüp geçen gezginlerden. İki yılda bir, pansiyonu yakınlarına emanet edip ülkeyi dolaşan gerçek gezginlerden. Son projeleri ise çok çarpıcı: pansiyonlarını satıp iki atın çekeceği “Talika” (Roman’ların kullandığı üstü çatı gibi olan, boyalı, ev biçiminde inşa edilmiş atlı araba) ile tali yollardan görmedikleri yerleri görmeyi planlıyorlar. Bu arada belirtelim ne yazık ki pansiyonları satılık.

Çardak'ın içi park cenneti. Çamlık içi piknik alanları ile deniz kıyısı piknik alanları yanyana dizili! Hepsi temiz, ücretsiz, sakin… sanki sadece sizin! Bu güzeller güzeli diyar “yazlıkçılar denen güruhun” talanından nasılsa kurtulmuş. İlçenin yerlileri ile konuşuyoruz ve bölge halkının daha fazla ticaret olanağına bile sırt dönüp topraklarının bekaretini korumak için özel gayret harcadığını öğreniyoruz.

Billur denizde yüzmeğe gitmek ise küçük bir macera; çünkü her yer sahil olduğu halde genelde yüzülen plaj ufak bir ada üzerinde! Ve de bu adaya minik -ama açılır kapanır ve çok enteresan- bir köprü ile gidiliyor. Üzerinden geçerken çıkan sallantı ve langırtı sesini duyunca nasıl olup da denize düşmediğinize şaşacaksınız. Bu ada da tümüyle park şeklinde düzenlenmiş, içinde restoranı ve plajı var. Sürprizler bu kadar da değil; çünkü plaj iğde ve zeytin ağaçlarının arasında. Tam bir doğa harikası içindesiniz.

Yol Arkadaşları Sağınıza baktığınızda ise üzerinden ancak bir insanın yürüyebileceği genişlikte ince uzun ve alışılmadık görünümde bir yarımadacık göreceksiniz… Gerçekten ilginç. Bu oluşum hakkında bir de öykü var: Çevredeki adaların birinden Anakara'ya erzak almak için sandalla getirilip burada bırakılan bir kadın adasına dönebilmek için kucağındaki erzakları denize atmış, erzaklar mucize sonucu toprağa dönüşmüş, o da bu toprağın üzerine basarak sandalın önünü kesmiş. Sonunda kucağındakileri döktüğü söylenen yerde ise toprak genişliyor. Kimine göre ise Anakara'da kalan kişi Kurtuluş savaşında esir düşen bir askermiş. Kucağına doldurduğu kumları serperek düşman kurşunundan kaçmış. Onun ermiş olduğuna inanan da var. Bu topraklar zaten asker kanı ile sulanmış. Çardak'a gittiğinizde Gelibolu milli parkını gezmeyi sakın unutmayın. Böylece Kurtuluş savaşının, lise ders kitaplarında okuduğunuz sıkıcı metinin ne denli ötesinde bir mucize olduğunu yaşayarak göreceksiniz. (Detaylı bilgi dergimizin Mayıs 2000 sayısında “Gezginler Gerçek Rambo’ların Huzurunda” yazımızda var).Ve “giden” yol dostları: Merhaba Tekirdağ’ın “baba” motorcusu Sami Kaya. Alıp başını gitmeyi en iyi bilenlerden olan dost …şehit torunu Selçuk… uzun yol motorcuları Güralp ve Ali dalgıç Burak (soyad’daşım) Emre Ve bayan motorcular… Hep motor üzerinde olan Devrim; direksiyondaki nadir kadınlardan Zeynep ile Miyase ve ilk 250’si için para biriktiren astrolog Ayda. Feribotta eşleri güvertede havalanırken, arabada hücre hapsinde oturan aile kadınlarından; yanından geçtiğimiz tarlalarda beli, başı eğik çalışan köylü kadınlardan yorulan gözlerime -derman- oldunuz. Alın size memleketimden kadın manzaraları!

Önümüzdeki ay sizi dünya üzerindeki ilk güzellik yarışmasının -hem de tanrıçalar arasında- yapıldığı dağa; “İda’ya” davet ediyoruz. Mitoloji’ye… geziye… maceraya.