Gezginler Marmara Ereğlisi'nde
Motosiklet Dünyası Dergisi 50. sayı
Sayfa: 54,55,56
Tarih: 01/08/2000
Metin: Elvin Azar
Fotoğraf: Faramarz Azar
Korlas
Sponsor: Korlas
Marmara Ereğlisi Bu ay Korlas’ın sponsorluğunda İstanbul sınırındaki bir Ege kasabasına gideceğiz! Adını bildiğimiz, defalarca önünden geçtiğimiz, ama hep gözden kaçırdığımız bir kasaba burası. Görünümü ile, aktivitesi ile Türkiye’nin batı ve güneyindeki Marmaris- Kuşadası- Bodrum krallıkları dışında kalan, ılımlı tatil beldelerini aratmayacak bir yer Marmara Ereğlisi. Hem de İstanbul’a (Tem’den, başlangıç Fatih Sultan Mehmet köprüsü) sadece 100 km. uzaklıkta.

Bize göre Ereğli, zamanınızın dolu veya kesenizin boş olduğu; ama canınızın deniz kenarında tatil yapmayı çektiği zaman gitmeniz için ideal bir yer. Bu kasabada, şirin bir balıkçı koyuna bakan caddede yürüyebilir, bu cadde boyunca uzanan sahilde yüzebilir; korsan gözetleme mağralarını gezip, karşınıza uçsuz bucaksız yayılmış denizin akıl almaz maviliğine şaşabilir; Perintos kentinin kalıntılarına göz atabilir. Yoksa denize bakarak -şöyle dört başı mamur- bir akşam yemeği yemek mi istediniz? Hemen İskele meydanındaki balık lokantalarına koşun. İskele meydanı zaten sıcacık bir yer; cam bölme ile ayrılmış çay bahçesi ile bira bahçesinin ortak canlı müzik yayını da var. Ola ki balık sevmiyorsunuz; o zaman Tekirdağ köftesi için kasaba içinde onlarca bulunan Aile Tekirdağ Köftecilerine(!) veya 38 km. uzaklıktaki alkollü içkinin de satıldığı Tekirdağ köfteciler cennetine de uzanabilirsiniz. Sahil boyunca, seç beğen gir.

Marmara Ereğlisi Konaklamak için Tekirdağ yakınında kamp alanı çok, ama sakın yanılıp oralara çadır kurmayın, size kampçılığı sevdirmeye çalışan bizleri gelip vurabilirsiniz. Bu nedenle biz Ereğli’nin önde gelen oteli De-Ha Hotel’de konakladık.

Motorcu olduğumuzdan yolculuklarda mutluluk kadar derte de hazırlıklıyızdır hepimiz. En başta da her ayın en az on gününü otoyolda geçiren biz Gezginler... Ama yine de bu gezide karşılaştığımız bir kaza bizi çok üzdü. Bir Suzuki Marauder 800 Ereğli'ye ilk gittiğimiz gün kaza geçirdi, sürücünün arkasındaki bayan kötü bir biçimde bacağından yaralandı. Ne diyelim; geçmiş olsun kardeşler.

Şimdi bu üzücü konudan uzaklaşıp şu radar olayı hakkında biraz konuşalım; hani geçen gezimizde üç kez yakalandığımız radar: Yakayı ilk ele verişimizde hızımız yüksekti; kabul. İkincisinde ise nerede günah işlediğimizi halen çözebilmiş değiliz, yapmışız demek ki bir şeyler (depremzede erzak kuyruğu uzunluğundaki ceza ödeme kuyruğunda bir Mercedes 600 sürücüsü “bu boş yolda bu araba ile nasıl 90 ile gideyim?” diye bıyıklarını yoluyordu ya neyse). Üçüncüsünde ise sadece 80 km. hız ile ceza yedik; meskun mahalden 60 ile geçmeliymişiz. Sözler kulağa doğru geliyor ama meskun mahal denen yer, hiçbir uyarı levhasının bulunmadığı, karayolu ile aynı genişlikte, ama iki yanda tek tük evciklerin sıralandığı bir yer. Kendinizi 120 ile yola kaptırmışken bu meskun mahalleri fark etmek zor.

Marmara Ereğlisi Bu olaydan sonra çevrede kısa bir gözlem yaptık ve şu sonuçlara ulaştık: Altı şeritlik Bostancı sahil yolunun Migros yakınındaki bölümünde hız sınırı 50 km.; genişliği 4m. olan Dragos Gazi Caddesinde (sadece adı cadde) de 50km. Şehirdışında, 18m. genişliğindeki karayollarının kenarında tek tük köy evleri varsa da 60km. Yoruma gerek yok, ama sizden isteğimiz bir süre hız sınırlarını yazan trafik levhalarındaki rakamlar ile seyir halindeki araçların hızını bir kontrol etmeniz. Bilemiyorum; herkes mi trafik canavarı, levhalar mı şakacı?

Bir eleştiri daha: Geçen yazıda önerdiğimiz Ören Altın Kamping’in kapılarının akşam saat 10'da kapatıldığı ve özellikle motosikletlerin “gürültü olur” diye içeri sokulmadığı haberini aldık. Bilginiz olsun.

Eski gezilerden söz ederken, Ayvalık Sarımsaklı’da geçen sayıya yetiştiremediğimiz bir barı, sahildeki caddenin sonunda ”Three Amigos Bar”ı da tanıtalım. Görünüşte diğerlerinden büyük bir farkı olmayan bu yerin özelliği üç ilkokul öğretmeni tarafından hayatlarında ilk kez olarak sezonluğuna kiralanması. Sıkıcı kaderler ile çarpışan bu üç yürekli insana en çok motorcular destek olur düşüncesi ile yazmadan geçemedik. Yolunuz açık olsun Selman, Kudret ve İsmet.

Ve son olarak iki aydır söz verip yazamadığım 23 yıllık motorcu olan Komutan’ın Intruder görüşleri: “Intruder 600 orta cc. chopper’ların içinde en iyisi. Düz kromaj yan kapakları ve tüm dizaynı nedeni ile olduğundan heybetli duruyor. Hidrolik debriyajı olduğundan vites değiştirmek çok zevkli. Ön freni Virago 535’e oranla çok hassas, (benim motorun frenleri biraz zayıf), arka ise normal. 80 km.de 5. vitesi silkelemeden rahat kaldırabiliyor. Virago’ya oranla kullanımı zor, bu da çatallarının uzunluğuna bağlı (Faramarz benim motora binince “oyuncak” diye dalga geçse de bence kolay sürüş özelliği Virago 535’in en üstün yanlarından. İnsanlar aynı cc. motoru daha zor kullanmayı neden istesin ki?). Oturuş pozisyonu çok rahat (sanki benimki rahatsız mı?), 100 km.de 4.5 lt. benzin sarfiyatı var. Arka amortisortisörler Virago’ya oranla daha zayıf ama hem hava, hem su soğutmalı olduğundan motor daha az ısınıyor” diyor, (hazret duymadan hemen şu gerçeği gireyim: benim Virago, Intruder’dan daha iyi fırlıyor) ve üç öğüdü olduğunu da ekliyor: “Dar yollarda traktörleri ve at arabalarını korna çalmadan sollamayın. Mazot kokusu duyduğunuzda hemen hızınızı azaltın.